SÜPERMAN
Yayıncı: DC Comics
İlk Baskısı: Action Comics No:1 Haziran 1938
Yaratıcıları: Jerry Siegel&Joe Schuşter
Karakteristik Özellikleri
Alt benliği: Kal-El, Clark Joseph Kent kılığında
Gezegeni: Krypton
Aktiv görev yerleri: The Daily Planet, Justice League, Team Superman
Önemli Dostları: Gangbuster, Nightwing,Jerdan Elllot, Nova,Superbay,Superman Prime
Yetenekleri: Süper insan gücü, hızı, dayanıklığı, nefesi, süper duyma, kendini yenileyebilme, uçma, zekâ, uzun ömür, extra görüş ve ısı yayabilen takış, yeniden meydana getirebilme, çelik ayarında vücut derisi.
Superman, Amerikalı yazar Jerry Siegel ve Kanadalı ressam Joe Schuster tarafından yaratılan, DC Comics’in yayınladığı kurgusal bir karakter ve çizgi roman süper kahramanıdır. 1932’de yaratılan Superman, defalarca yayıncılar tarafından geri çevrildikten sonra ilk kez 1938’de basılmıştır. Konusu özetle şöyledir:
Superman Kal-el adıyla Krypton gezegeninde doğar. Gezegenlerin sonunun geldiğini fark eden bilim adamı olan babası Jor-el, oğlu için infilak anında fırlatılacak bir mekik hazırlar. Dünyaya ulaşan mekiği Kansas’lı, çocukları olmayan bir aile olan Kent’ler bulur ve çocuğu evlat edinirler. Kansas’ın şirin Smallville kasabasında Clark Kent kraliyiyle ve yüksek ahlaki değerlerle yetiştirilir. Superman büyüdükçe süper güçlerini tek tek keşfeder. Herkesten farklı olduğunu anlar ve kaderini çizmek için Smallville’i terk eder. Bir süre sonra The Daily Planet gazetesinde çalışan sakar, ezik ve çekingen muhabir Clark Kent’dir artık. Ama aslında kendini dünyaya ve insanlığa hizmet etmeye adamış Superman’dir.
Çizgi romanın başarısı superkahraman jonerasyonunun yaratılmasına ön ayak olmuştur. Superman tüm zamanların en ünlü ve en sevilen süper kahramanlarından biri olarak değerlendirilir, aynı zamanda Amerikan kültürünün bir ikonudur. Diğe süper kahramanların bazıları ona “Çelik Adam”, “Yarının İnsanı” ve “Krypton’un Son Oğlu” diye seslenirler.
Superman insanların arasında Clark Kent kimliğiyle yaşar, Daily Planet’da muhabirdir. Ancak tüm insanlardan üstün olan bu uzaylı, kılığına girdiği insan tiplemesiyle büyük faklılıklar gösterir. Gözlüklü ve şapkalı Clark Kent, olabildiğine sakar, beceriksiz, aşırı yumuşak başlı, aşırı çekingen, hiçbir işi tamamlayamayan bir sünepedir. Öyle ki, bu şapkalı ve gözlüklü haliyle, Charlie Chaplin ve Buster Keaton ekolünü devam ettiren Harrold Lioyd’u andırır. Diğer bir iddiayı ise yönetmen Quentin Tarantino, senaryosunda yazdığı Kill Bill filminde Bill’in bir repliğiyle ortaya atmıştır. Ona göre Superman’in Clark kimliği insan ırkına yapılmış büyük bir eleştiridir ve bilinçli bir seçimdir beceriksizlik sembolü Clark. Onun zayıflıkları metropol yaşamındaki bir insanın sahip olabileceği tüm zayıflıkları kapsar. Gazetede Lois Lane’le birlikte çalışan Clark, kısa sürede ona aşık olur. Bu ilişki serinin ortalarında evlilikle sonuçlanır.
Hikâyedeki diğer ana karakterler aynı gazetede fotoğrafçılık yapan Jimmy Olsen, editör Perry White, üvey ailesi Jonathan ve Martha Kent, lise yıllarının aşkı Lana Lanf, en iyi arkadaşı Pete Ross, Üniversite flörtü Lori Lemaris’dir. Bunların yanında, Süpergirl, Süperboy ve Süper köpek Krypto’da birçok macerada yer almıştır. Superman’in en büyük düşmanı Lex Luther, adında çok zengin ve çok zeki bir iş adamıdır. Kahramanımızın en zayıf noktası ise yeşil krypten taşıdır. Onunla aynı ortamda bulunduğunda yada temas ettiğinde tüm gücünü kaybeder. Krypten’den gelen çeşitli taşlar, seride değişik etkileriyle yerini almıştır. Kırmızı taşın, kahramanımızın gücünü kötüye kullanmaya şevk etmesi gibi.
Yıllar içerisinde kahramanımızın dostları, düşmanları, güçlü değişikler göstermiştir. Sonradan ortaya çıkan Krypton’un hayatta kalabilen kazazedeleri Süpergirl ve Süper köpek Krypto gibi. John Byrne 1986’da karakteri baştan aşağı yeniledi, Superman’in gücünü azalttı ve bunun meydana büyük etkisi oldu. 1990’da Superman’in ölümü basıldı ve kahramanımız sonradan dirilmek üzere bir süre ölü kaldı.
Superman eleştirmenler ve sayılı yazılarda dahil tüm kamuoyunun değişik dönemlerde inceleme konusunda olmuştur. Umberto Eco 60’ların başında Superman’in efsane kalitesini tartışmaya açmıştır. Larry Niven, Lois Lane’le olan ilişkisinin cinsel boyutunu kahramanımız açısından ele almıştır. Karakterin patenti ise hala tartışma konusudur. Şu anda bir bölümü Siegel’in eşi ve kızında gerisi ise DC ve Warrer Bros tadır.
YARATILIŞ VE BASIM TARİHÇESİ
Jerry Siegel ve Joe Schuster ilk olarak dünyaya egemen bir kötü adam yarattı. 1933’de Siegel’in çıkardığı Bilim Kurgu dergisinin 3. sayısında “Süperman’in Öfkesi” hikayesinde ortaya çıktı kahramanımız. Aynı yıl bu karakteri bir kahramanın dönüştürerek yeniden yayınladı ve 6 yıllık basılacağı büyük bir çizgi roman dergisi arayışları başladı. Sürekli hayal kırıklıkları sonrası Schuster hikâyeyi yok etmek üzere ateşe attı, sadece kapağını yanmaktan kurtarabildi Siegel. Yazarlar ‘34’ te karakteri yeniden gözden geçirdi. Samson ve Herkül’den esinlenerek daha çok efsanevi gelenek ve bir kahraman haline geldi. Siegel ve Schuster’in zamanındaki yanlışlıklara, diktatörlüğe karşı sosyal adalet için savaşan bir kahraman oldu. Bu noktada kostüm fikri ortaya çıktı. Göğsünde büyük bir S harfi olan, alabildiğince renkli bir kostüm düşündüler. Motif, güçlü insan izlenimi veren ve dönemin Flash Gordon gibi dış uzay maceraları olan tipleme örnek alınarak oluşturuldu. Gazetelerde yayınlanan şerit hikâyelerden sonra, Superman Haziran 1938’de yayın hayatına Action Comics adlı çizgi roman dergisinin 1. sayısında başladı.
1942’de Justice Socicty of America adlı süper kahraman grubuna girme başarısını gösterdi. Doğal olarak baskı alanları genişledikçe, karakteri ve hikâyeyi zenginleştirme anlamında, Siegel&Schuster, kendilerine usta yazar ve çizerlerden bir destek ekibi kurdular. Ve bu yeni kan, kahramanımızın daha da önünü açtı.
ETKİLEŞİMLER
‘30’larda Amerika’yı kasıp kavuran Büyük Buhran döneminin izlerini Süperman hikâyelerin de sıklıkla gözlemleyebiliriz. Kahramanımızın bu dönemde sosyal bir aktivist rolü üstlenmiş ve açgözlü işadamlarına ve politikacılara karşı savaşmıştır. Sicgel&Schuster’ın Yahudi olmalarından kaynaklı yarattıkları karakterlerde Hz. Musa ve diğer Yahudi etkenlerden etkilenmiştir. Superman’in Kryptonca adı olan Kal-el İbrani dilinde Tanrı’nın Damarı anlamına gelir. – el eki (Tanrı’nın anlamında) meleklerin isminde de vardır, Gabriel ve Ariel giib. Süper insan gücünde, uçan ve iyinin yanında olan varlıklar, Golem’in Yahudi efsanelerinde görülebilir, bu Golem varlıklarının 16, yy.’ın Prag’ında zulmedilen Yahudileri korumak ve onlara hizmet için yaratıldıkları anlatılır. Superman insanlığın kurtarıcısı olarak, Hz. İsa’ya benzetilir.
Diğer bir iddia yaratıcıların karakteri oluştururken Hdetzsche’nin üstün insan kavramında yola çıkmalarıdır. Hister’in Nasyonal Sosyalizm’ini kurarken etkilendiği bu filozof yüzünden, Siegel ve Schuster’de ironik bir biçimde Nazizmle itham edilmiştir. Zietzsche üstün insanı toplumun tüm sınırlarını geleneksel ahlak, din anlamında hiçe sayan ve kendini bunların üzerinde gören olarak tanımlamıştır kısaca. En önemlisi ise bahsedilen bir insandır. Sadece bu bir cümlelik özet ne kadar ters kutuplarda durduğunu gösteriyor tartışma objelerinin. Superman insan değildir ve yüksek ahlaki değerlerle donatılmıştır.
Günümüze kadar süren hikâyelerde Superman’in hayatında türlü değişiklikler olmuştur. Lise mezuniyetinden sonra üvey ailesi dönem dönem ölmüş olarak varsayılmıştır.1990’larda baş düşmanlarından Doomsday tarafından öldürülmüş ancak bir süre sonra yeniden canlandırılmıştır. 1996’da Lois Lane’le evlenir, 2000’lerde vejetaryan olur ve gücünün bir kısmını kaybeder. Tabi bu değişimler 1 sezonluk hikâyelerle sınırlıdır.
Siegel%Schuster en başta çok sert ve agresif bir Superman yaratırlar. Suçluları ve toplumsal huzuru bozanları acımadan öldürebilen bir karakterdir Superman. Daha sonraları biraz yumuşatılmıştır, daha idealist ve ahlaklı bir kahraman olmuştur. Diğer bir süper kahraman Batman’in soğukkanlılığı Superman’de hala eksiktir ve düşmanlarına karşı sert tutumunun nelere yol açabileceği pek hesaplanmamıştır. 1940’a gelindiğinde ise artık Superman kimseye öldürme amacıyla saldırmıyordur. Superman ve Batman’in birlikte savaştığı serilerden birinde Batman şöyle düşünür: “Birçok açıdan Clark içimizde en insani olanımız. Sonra---- göklerden ateş saçıyor. Onun bu tanrı olduğunu düşünmemek çok zor. Ve öyle şanslıyız ki, bu onun aklından geçmiyor!”. 2003 yılında DC Comics, Superman/Batman adıyla bu iki süper kahramanın birlikte maceraları’nı yayınlamaya başladı.
Genel olarak sıralarsak Superman’in en çetin düşmanları Lex Luther, Brainiac, Doomsday, Darkseid, Mr.Mxyzptlk, Bizarro ve General Zod’dur. Bu güçlü kötüler tarihi boyunca Superman’in maceralarında karşısına çıktılar.
Superman hem bir Amerikan Kültürü ikonu hem de ilk çizgi roman süper kahramanıdır. Maceraları ve ünü kamuoyuna birçok konuda ilham vermiştir. Bunların arasında müzisyenler, komedyenler ve yazarlarda vardır. Bu başarı büyük bir endüstrinin doğmasına vesil olmuştur. Superman, oyuncakları, yap-bozları, kostümü, maketleri, sakızları, oyun kâğıtları, tahtadan ve metal figürleri ve sayısız örneklerle çok ciddi bir ticaret ivmesi yakalamıştır.
Çizgi roman, gazete şeritleri, çizgi film ve dizileri çekilen Superman’in müzikali bile Broadway’de sahnelenmiştir.
Superman’in sinema serüveni ise 1978’de Richard Donner’in yönettiği efsanevi Christopher Reave’li “Süpermen” ile başladı. Ardından sırasıyla Superman 2 (1980), Superman 3 (1983), Superman 4: Barışı Arayış (1987) ve son olarak Superman Dönüyor (2006) çekildi.
1978’de çekilen ilk film çok popüler ve kritik bir süper kahraman filmiydi. Hem kadrosuyla, hem senaryosu, yönetmeni ve görsel efektleriyle kült bir süper kahraman filmi oldu. İlginç olan, devam filmi Superman 2’nin de ilk filmle birlikte çekilmesiydi aynı zamanda. 2 filmin tüm çekimleri tamamlanmadı yinede ve kalan sahneleri Richard Lester çekti ve 2 yıl sonra vizyona girdi. Müzik John Willams’ındı ve yapım yönetmeni de İlya Salkind’di. Usta senarist Tom Manklewicz bu ekibi tamamladı ve ortaya usta işi bir çalışma çıktı.
Unutulmaz rolleriyle Marlon Brando (Jor-El), Gene Hackman (Lex Luther), Manget Kidder (Lois Lane), Glend Ford (Jonathan Kent) ve görünüşü, oyunculuğuyla sanki Superman olmak için doğmuş Christopher Reeve filmin tadını arttıran etkenlerdi. C: Reeve bu rol için en son düşünülen isimdi. Dönemin popüler isimleri olan James Caan, Burt Reynolds, Charles Bronson, Kris Kristopferson, Paul Newman, Robert Redford, Amold Schwarzenegger ve Sylvester Stallone Superman rolü için deneme çekimleri yapılan oyunculardı. Ama Reeve’in dikkat çeken deneme çekimi onu rol için aday olmaya hak kazandırdı. Yalnız bir sorun vardı, Reeve uzun boylu ama kas yapısı zayıf bir oyuncuydu, bu da Superman’e pek uymuyordu. Reeve özel bir hocayla antremanlara başladı ve kısa sürede gereken forma ulaşınca artık yapımcılar için seçim yapılarak kolaylaşmıştı. Christopher Reeve efsanevi Superman oyunculuğuna böylece başlamış oldu.
Film 55 milyon dolar gibi çok yüksek bir rakama mal oldu. Dönemin büyük bütçeli filmleri 30 milyon doları aşmıyordu. Ancak sonuç beklenenin çok üzerindeydi. Film tüm dünyada 300 milyon doların üzerinde hasılar elde etti. Bu bir dâhim noktasıydı diğer süper kahraman filmleri için. Görsel efektleri ve ekibiyle, aynı zamanda çok iyi bir bütçeyle film çekebilirlerdi artık. Bu kült filmle ve başarısıyla kıyaslanmaları kaçınılmazdı. Film en iyi görsel efekt oskarını alırken, en iyi kurgu, müzik, senaryo ve ses dallarında da aday oldu. Filmin asıl süresi 188 dakikaydı, çıkarılan sahnelerle 143 dk. olarak vizyona girdi. 151 dk.’lık ve 188 dk.’lık özel basım DVD’leri ise artık elde etmek mümkün.
İkinci film Richard Lastr tarafından tamamlanmasına rağmen, filmin bütünlüğünü bozmadı ve böylece 1980’de unutulmazlar arasına giren ikinci Superman filmi vizyona girdi. İlk filmde Superman’ın nasıl doğduğunu ve Superman haline gelip Lex Luther’la mücadelesini izlerken, ikinci filmde Lex Luther’a ek olarak General Zod’un başına çektiği üç kötü Kryptonluyla savaşına şahit oluyorduk. Terence Stamp’in General Zod tiplemeside en iyi kötü tiplemeler aransa girdi bu filmle. Zaten ilk filmle aynı zamanda çoğunluğu tamamlanan bu filmde herhangi bir kadro değişikliği de olmadı. Bu ilk 2 kült filmin değişik DVD versiyonları yeniden elden geçirilerek piyasaya sunuldu.
Üçüncü film ilk ikinin kalitesini tutturamasa da, süper kahraman filmleri arasında gerekli yere oturdu. 1983’de çekilen filmde Gene Hackman ve Marhen Brando yer almadı. Yeni kadroda komedyen Richard Pryor önemli bir yet tutuyordu ve filme komedi konudu eklemişti. Bu herkes tarafından olumlu karşılanmadı. Kahramanımız bu kez dev bir bilgisayarla ve kendisinin kötü kopyasıyla savaşıyordu. Superman fanatiklerinin her şeye rağmen ilgiyle izlediği, genel olarak da vasat bir bilim kurgu filmi olmuştu. Filmin orjinal senaryosun da Superman ezeli düşmanları Braintac ve Mr. Mxyzotik ile savaşıyordu ancak yapımcılar bunu uygun bulmadı.
1987’de çekilen 4. film Barışı Arayış serinin en zayıf halkasıydı. Bu filmde Christopher Reeve’i son kez Superman olarak ve Gene Hackman’ı da son kez Lex Luther olarak izledik. Bu sefer L.Luther’ın yarattığı Nuclear Man’le savaşıyordu Superman. Efektler zayıf ve senaryo yetersiz bulundu genel eleştirilerde. Ama yinede Reeve ve Hackman’ın son düetlerini izleme fırsatını bulmuştu Superman seyircileri.
Son filmini geçen yıl izleme şansını bulduk. 2006’da çekilen Superman Dönüyor’u X-Men’in ilk 2 filminden tanıdığımız Byron Singer yönetti. Kahramanımızı yine tanınmadık bir yüz olan Brandon Routh canlandırdı. Kate Bosworth, Lois Lane’e, Kevin Spacey’de Lex Luther karakterine hayat verdi. Hikâye kült olan ilk 2 filmin sonunda başlıyordu. Superman 5 yıllığına ortadan kaybolduktan sonra dünyaya dönüyor ve Lois Lane’in nişanlandığını görüyordu, Lex Luther ise hapishaneden çıkmış ve yeni hain planını hayata geçirmek için harekete geçiyordu. Yeni mekanlarla çekilen bu son film görsel efekt açısından fazlasıyla doyurucuydu. Eğer Jude Law rolü kabul etseydi, General Zod’u da bu son filmde izleme şansını bulacaktık. Reddedince Byron Singer, Zod’u senaryodan çıkardı. Dünya da yine büyük hasılat elde eden filmin devamını da birkaç yıl içinde görmeyi umut ediyoruz. Kaldı ki Warrer Bros Bryan Singer’la anlaşmaya vardı bile.
Bu son filmin DVD’siyle beraber birkaç Superman belgeseli de piyasaya sürüldü. Bunu da Superman fanatiklerine duyurmuş olalım.
Sinema filmlerinin yanında, Superman’ın tarihinde görsel olarak önemli bir yeye sahip olan Smalville dizisini es geçemeyiz. 16 Ekim 2001’den beri yayınlanan bu Amerikan TV. Dizisi 17 Mayıs’ta 6. sezonu tamamladı. Yeni sezon için anlaşmaya da varıldı. Bir çok ülkede ilgiyle izlenen dizi, ülkemizde de yayınlanmaktadır. Dizi Superman’ın gençliğinin geçtiği Smallville’den adını alıyor. Clark Kent’in nasıl yetiştiğinin, güçlerinin farkına varışının Lana Lant ile olan aşkının, ailesiyle ve dostlarıyla ilişkilerinin derinlemesine anlatıldığı dizide, diğer önemli bir nokta da Lex Luthor’un Clark’ın arkadaşı oluşu. Lex karakterine özellikle eğilen dizi, Luther Carp’un kurucusu baba Lianel Luthor’a ve oğlu Lex Luthor’a gereken önemi veriyor ve Lex’in de gelişimini Clark’la birlikte başarılı karakterler analizleriyle anlatıyor. İlk sinema filminin yarısın da izlediğimiz Clark’ın gençliğinin bu kadar uzun bir dizi serisine nasıl yayılabildiği ise senaryonun temel noktaları başarıyla derinleştirip, eklemeleri ustalıkla yapabilmesi. Zaman zaman melodram havasın da estiği dizi yinede seyirciyi ekran başına bağlayabilen bir akıcılığa sahip.
Dizinin oyuncularından, Martha Kent’i canlandıran Annette O’toole Superman 3’de Lana Lang’i canlandırmıştı. Lana’yı oynayan Kristin Krevk ve kahramanımızı canlandıran Tom Welling, bilinmeyen yüzler ama isabetli seçimlerdi.
Superman efsanesi 69 yıldır sürüyor ve hala sıcak. Yeni çizgi romanların yanı sıra devam sinema filmini ve Smallville’in yeni sezonunu bekliyoruz. Çünkü dünyanın bir Superman’e ihtiyacı var.
|